Prostat Kanseri

Prostat Kanseri Ameliyatı

Prostat Kanseri

Prostat kanseri, erkeklerde sıklıkla karşılaşılan önemli hastalıklardan bir tanesidir. Yaşam kalitesini ciddi seviyede düşürmekte ve ölümlere de neden olabiliyor. En sık karşılaşılan kanser türleri arasında 2. sırada yer alıyor. Kansere bağlı ölüm nedenleri arasında da 4. sırada yer alıyor.

Prostat Kanseri Nedir?

Prostat, erkeklerde bir ceviz büyüklüğünde mesane altına yerleşik şekilde bulunan ve üreme faaliyetlerinde çeşitli salgılar üreten organdır. Prostat üzerinde yer alan doku hücrelerinin tümör yapıları oluşturması nedeni ile prostat kanseri meydana geliyor. Daha çok 65 yaş üzeri erkeklerde görülen bir hastalıktır. Daha erken yaşlarda belirti vermese de prostat kanseri varlığı olabiliyor. 

Erken teşhis ve tedavi edilmediği durumlarda, prostat zamanla büyüyerek çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Kişiler idrar yapamama gibi sorunlar ile karşı karşıya kalabiliyor. Tedavi konusunda geç kalındığı durumlarda, kanser hücreleri çevre dokulara da zarar verebiliyor. Bu açıdan erken dönemlerde test yaptırmak ve hastalık belirtisi var ise tanı konarak, tedaviye başlanması oldukça önem arz ediyor.

Prostat Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Prostat kanseri yapılan araştırmalar neticesinde kesin olarak nedenlerinin bilinmemesi ile birlikte, bu kanser türünde çeşitli riskler saptanmıştır. Bu kanser hücreleri, prostat hücrelerinde yer alan DNA genlerinin anormal bir duruma dönüşmesi ile birlikte ortaya çıkıyor. DNA genleri hücrelerin çalışması ile ilgili önemli genlerdir. 

Hücrelerin çalışmasını kontrol eder. DNA hatalarını onaran, hücre büyümelerini kontrol altında tutan genler de tümör baskılayıcı genlerdir. Bu genlerde oluşan mutasyonlar prostat kanserinin oluşmasında önemli bir faktördür. 

Prostat kanseri oluşumuna sebep olan diğer faktörler ise;

Prostat Kanserinden Etkilenen birkaç akrabası olanlar, özellikle gençseler, daha da fazla risk altındadır.
  • Yaşın ilerlemesi,
  • Genetik nedenler,
  • Hareketsiz yaşam,
  • Fazla miktarda hayvansal protein tüketimi,
  • Obezite,
  • Beslenme bozuklukları,
  • Yüksek düzeyde kalsiyum alınması,
  • Aşırı şekilde kırmızı et tüketimi,
  • D vitamini eksikliği,
  • Aşırı şekilde süt ürünleri tüketme.

Bu nedenler, prostat kanserine neden olan etmenler arasında yer alıyor.

Prostat kanserinin ileriki aşamalarında ortaya çıkan belirtiler, kişilerin yaşam düzeylerini oldukça etkiliyor. Erken teşhis ile tanı koyulması oldukça önemlidir. Yaşın ilerlemesi iel birlikte birçok belirti ile kendini gösterebiliyor. İdrar yapmada güçlük çekme, kanlı idrar yapma, hızlı bir şekilde kilo verme, sık sık idrara çıkma, ereksiyon problemleri, Ejakülasyon (boşalma) sırasında ağrı oluşması başlıca belirtiler arasındadır. 

Aynı zamanda prostat kanseri olan kişilerin bel ve bacak kısmında da şiddetli ağrılar görülebiliyor. Üriner sistemine ait çeşitli problemler de yaratabiliyor. Prostatın büyümesi ile birlikte de sık sık ve kesikli bir şekilde idrar yapma sorunları ortaya çıkabiliyor. Bu belirtilere sahip olan 10 kişiden 1’i prostat kanseri oluyor.

Prostat Kanseri Evreleri Nelerdir?

Prostat kanseri evreleri tümör hücresinin prostat çevresinde ne derece yayıldığına göre belirleniyor. Prostat kanseri evreleri belirlenirken tümörün boyutu, prostat içerisindeki yayılımı, lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı, çevre bölgelere yayılıp yayılmadığı gibi durumlar dikkate alınıyor. Bu durumlar gözlemlendikten sonra prostat kanseri evresi belirleniyor. Evre 1, evre 2, evre 3, evre 4 olmak üzere evreleme yapılıyor.

Evre 1’de tümör hücresi sadece prostat içerisinde yer alıyor. Bu evrede kanser, Rektal muayene ile belirlenemeyebiliyor. Çevre dokulara yayılımı olmadığı için derecesi düşüktür. Evre 2’de tümör hücresi prostatın içine yayılır. Bu evrede çevre dokulara zarar vermez. Prostat kanseri Evre 2’de Rektal muayene ve MR görüntüleme sistemleri ile teşhis edilir. 

Prostat kanseri yaşam süresi

Evre 1 prostat kanseri ile ne kadar yaşayabilirsiniz? Prostat kanseri 1. evre kurtulma şansı nedir?

Evre 1, kanserin prostatın sadece yarısında veya daha azında olduğu anlamına gelir. Tamamen prostat bezi içinde bulunur. Yani kanser prostatın dışına yayılmamıştır.
Hemen hemen herkes (neredeyse %100) sonra 5 yıl veya daha uzun süre hayatta kalır. Yani kansere bağlı ölüm en az olan evredir. 5 sene içinde kansere bağlı ölüm çok nadirdir.

Evre 2 prostat kanseri yaşam süresi nedir? Prostat kanseri 2. evre kurtulma şansı nedir?

Evre 2, kanserin prostatın bir tarafının yarısından fazlasında olduğu anlamına gelir hala prostatın dışına yayılmamıştır. Ancak 2. aşamada hücreler daha yüksek Gleason skoruna sahiptir ve daha hızlı büyüyebilir.
Hemen hemen herkes (neredeyse %100) kanser teşhisi konduktan sonra 5 yıl veya daha uzun süre hayatta kalacaktır. 5 sene içinde kansere bağlı ölüm çok nadirdir.

 

Evre 3’de tümör çevre dokulara yayılmaya başlar. Sperm kesesi gibi dokulara yayılır. Bu evrede vücudun diğer bölümlerine yayılmaz. Evre 4’de ise, kanser hücreleri vücudun diğer bölgelerine yayılmaya başlar. Daha çok akciğer, karaciğer ve kemiklere yayılabilir. Hastalığın seyri takip edilerek, doğru tedavi yöntemleri ile prostat kanserini tedavi etmek mümkündür.

Evre 3 prostat kanseri yaşam süresi nedir? Prostat kanseri 3. evre kurtulma şansı nedir?

Aşama 3, kanserin prostat bezinin kapsülünü kırdığı aştığı anlamına gelir. Semen (seminal veziküller) taşıyan tüplere yayılmış olabilir.
Her 100 erkekten yaklaşık 95’i (yaklaşık %95’i) teşhisten sonra 5 yıl veya daha uzun süre kanserini atlatacaktır.

 

Metastaz Kemiklere Sıçraması

Prostat kanserinde tümör hücrelerinin kemiklere metastaz yapması nedeni ile kişinin bel, kalça ve bacak kısımlarında ağrılar meydana gelir. Metastazları olan hastaların, kanser evrelerinin ileri seviyede olduğu gözlemlenir. Bu durumda kanser hücreleri daha saldırgan yapıdadır. İleri evrelerde olan kanser hücrelerinin tedavileri, ilk evrelere göre daha zor oluyor.

Evre 4 prostat kanseri yaşam süresi nedir? Prostat kanseri 4. evre kurtulma şansı nedir?

Yakındaki dokulara metaztaz yapmış her 100 erkekten yaklaşık 50’si (yaklaşık %50’si) teşhis konulduktan sonra 5 yıl veya daha uzun süre kanserlerini atlatacaktır. Ancak uzaktaki dokulara yayılım yapmış prostat kanserli her 100 erkekten yaklaşık 30’si (yaklaşık %28’si) teşhis konulduktan sonra 5 yıl veya daha uzun süre kanserlerini atlatacaktır.

Prostat Kanseri Tanısı Nasıl Yapılır?

Erken evrelerde belirti göstermeyen prostat kanseri, prostatın büyümesi ile birlikte kişide çeşitli belirtiler göstermeye başlar. Belirtilerden sonra doktora başvuran kişilerin öncelikle tıbbi öyküsü dinlenir. Fiziksel muayene yapılır. Rektal muayene ile prostat kanseri tanısı konur. Prostatta yer alan anormal durumlar, şüpheli nodüller belirlenerek hastalık tespit edilir. Rektal muayene sonrası her 5 hastadan 1’i prostat kanseri olduğu saptanmıştır.

Prostat Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Prostat kanseri teşhisi konduktan sonra, tedavi için kanserin durumuna göre bir yol izlenir. Hastanın genel sağlık durumu da burada önemli bir faktördür. Kanserin büyüme hızına ve yayılımına bakılarak tedavi şekli belirlenir. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonal tedavi olmak üzere tedavi yöntemleri uygulanır. Erken teşhiste tedavi daha kolay oluyor. Genellikle cerrahi tedavi uygulanır ve kanserden etkilenen prostat dokusu çıkarılır. 

Cerrahi tedavilerde genellikle Laparoskopik olarak cerrahi müdahaleler yapılıyor. Küçük kesiler oluşturularak kamera ve ameliyat malzemeleri yardımı ile prostat bezi çıkarılıyor.

DR TAŞ TARAFINDAN YAPILAN KAPALI YÖNTEM RADİKAL PROSTAT AMELİYATI VİDEOSU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Ameliyat sonrası karındaki kesilerin tümü

Robotik Laparoskopik Prostat Kanseri

Cerrahi Dışı Tedaviler nelerdir?

 

Işın Tedavisi

Prostat kanserinin tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem de ışın tedavisidir. Prostat kanserine yakalanmış kişiler radyasyon ile tedavi ediliyor. Işın tedavisi ile kanser hücreleri öldürülerek, yayılması engelleniyor. Bu tedavi yöntemi lokal bir tedavidir. Daha çok uygulandığı bölgede yan etkilere neden oluyor. 

Normal dokulara zarar vermeden, ışın tedavisi ile kanser hücreleri yok ediliyor. Yan etkileri ise kişiden kişiye değişebiliyor. İleriki günlerde de ortaya çıkabiliyor. Yorgunluk hissi, sertleşme bozukluğu, idrar tutamama, sık sık idrara çıkma, idrarda kanama gibi yan etkilere sebep olabiliyor.

Prostat Kanseri Atom Tedavisi Sık Sorulan Sorular

– Yüksek Radyasyona Maruz Kalınır Mı?

Atom tedavisinde yalnızca uygulanan bölge yüksek radyasyona maruz kalır. Vücudun diğer bölgeleri korunarak tedavi uygulanır.

– Tedavi Sonrası Ne Zaman İşe Başlayabilirim?

Tedavi sonrasında hastalar 2 gün içinde normal hayatına dönebiliyor. Ancak diğer insanlar ile yakın temasta olan kişilerin normal hayata dönme süresi uzatılıyor. İşe dönme konusunda doktor karar veriyor.

– Bu Tedavi Birden Fazla Uygulanabilir Mi?

Atom tedavisi doktor tarafından gerekli görüldüğü durumlarda tekrar uygulanabilir.

– Atom Tedavisi İle Radyoterapi Aynı Mı?

Atom tedavisi ile radyoterapi aynı değildir. Radyoterapide radyasyon dalgaları dışarıdan uygulandığı gibi, atom tedavisinde radyasyon yayan madde ağız yolu ile verilir.

– Atom Tedavisi Sonrası İnsanlar İle Yakın İlişkiler Kurmak Yasak Mıdır?

Atom tedavisi sonrası hastaların diğer insanlar ile yakın temas kurması yasaktır. Yakın temas sonucu insanlar radyasyona maruz kalır.

– Tedavi Sırasında Kullanılan Kıyafetler Atılmalı Mı?

Tedavi gören kişilerin tedavi esnasında giydiği kıyafetleri atmasına gerek yoktur. Diğer kıyafetlerden ayrı bir şekilde yıkamak yeterlidir.

Kadınlarda Prostat Kanseri Olur Mu?

Araştırmalara göre, kadınlarda yer alan skene bezlerinin prostat ile aynı özelliklere sahip oldu saptanmıştır. Skene de ”kadın prostatı” olarak isimlendirildi. Nadir bir durum olsa da kadınlarda da prostat kanserinin gözlemlendiği belirtilmiştir. Skene bezleri kadınların genital organlarında aktif rol oynar. Kadınlarda prostat kanserinin teşhisi de oldukça güçtür.

Prostat Kanseri Göbekten Yapılan İğne Nedir?

Prostat kanseri tedavisi için hormon tedavisi ya da androjen baskılama tedavisi uygulanır. Erkeklik hormonlarının düzeyleri arttırılarak, kanser hücrelerinde etkili olması amaçlanır. Androjenler kanser hücrelerinin çoğalmasını etkiler. Bu anrojenlerin birçoğu testisler tarafından üretilir. 

Androjen seviyesini azaltmak ve prostatın büyümesini engellemek için hormon tedavisi uygulanır. Bu tedavi yöntemi, tek başına yeterli bir tedavi yöntemi değildir. Prostat kanserinin büyümesini engeller. Cerrahi ve radyoterapi ile tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda uygulanır. Kanserin tekrarladığı durumlarda da uygulanır. Prostat kanseri tedavisinde radyoterapi öncesi kanser hücrelerinin küçülmesinde etkilidir.

Kastrasyona Dirençli Prostat Kanseri Nedir?

Serum testesteron seviyesinin kastre seviyede olsa dahi biyokimyasal ve radyolojik gelişmelerin yaşandığı durumdur. Bu gibi hastalıklarda androjen baskılayıcı tedavi yöntemi uygulanır. Hastaların yüksek oranda bu tedaviye yanıt veriyor. Daha çok hastalığın ilerlediği dönemlerde kas ağrıları belirtisi gözlemlenir. 

55 yaş ve üzeri erkeklerde daha çok görülür. Yaşın ilerlemesi ile birlikte bu hastalığın görülme sıklığı da artar. Genetik bir hastalıktır. Aile fertlerinde bu hastalığı geçirmiş biri var ise, hastalığın görülme olasılığı da fazla oluyor. Erkeklerin 40 yaşından sonra test yaptırmasında fayda vardır.

Prostat Kanseri Nüks Eder Mi?

Prostat kanseri yaşayan ve tedavisi tamamlanan kişiler, genellikle hastalığın tekrar nüks edip etmediğini sorguluyor. Kanser hücreleri tekrar görülebiliyor ve tedavi gerekebiliyor. Tedavi olmuş bir kişide yaklaşık olarak 10 – 15 yıl sonra tekrar nüksetme durumu vardır. Bu sık karşılaşılan bir durum olmasa da gözlemlenebiliyor. Ancak günümüzde son teknoloji ile tedavilerin gerçekleşmesi, kişilerin uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

Ameliyat Sonrası Cinsel Yaşam?

Prostat kanseri tedavisi gören kişilerin, prostat ameliyatı olduktan sonra ilk 6 hafta cinsel ilişkiye girilmemesi öneriliyor. Ameliyat bölgesinin tamamen iyileşmesi gerekir. Ameliyat sonrası da bazı cinsel sorunlar ortaya çıkabiliyor. Ancak bu gibi sorunların tedavisi de mümkün. Sertleşme bozukluğu, geri boşalma gibi sorunlar gözlemlenebiliyor. Bu gibi durumlarda endişeye kapılmamalı, doktora danışılmalıdır. Doktor en doğru bilgiyi aktararak, gereken tedaviyi uygulayacaktır.

Prostat Kanseri Tedavisi Sonrası Beslenme Nasıl Olmalı?

Prostat kanseri tedavisi gören kişiler, tedaviden sonra beslenmesine de oldukça önem vermelidir. Hayvansal gıdaların tüketimi azaltılmalı, sebze ve meyve tüketilmelidir. Kişiler mümkün olduğunca organik beslenmelidir. Greyfurt tüketimi de bu konuda oldukça etkilidir. Düzenli bir şekilde bakliyat ürünlerinin tüketimine özen gösterilmelidir. Brokoli, karnabahar, lahana, pancar gibi sebzeler tüketilebilir. Kırmızı et tüketimi ve süt ürünlerinin tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Tam tahıllı ürünleri tüketmekte fayda vardır. Pirinç, makarna, kepekli ekmek gibi gıdalar tüketilebilir. Aynı zamanda beslenme öğünlerinize avokado ve yeşil çay da eklemeyi unutmayın.

Ancak ultrason tek başına yeterli olmaz. Ultrasona ek olarak yapılan tomografi testi ile mesane tümörünün bulunduğunun tespit edilmesini ve kesin kanıya varılmasını sağlar. Tomografi ardından sistoskopi yapılarak tümörün alınması ve patolojik inceleme aşaması gerçekleştirilir. Bu işlemlerin ardından kanserin varlığı kesinleştirilerek tedavi aşamasına geçilebilir.

Mesane tümörünün en sık bulgusu, idrarda ağrısız pıhtılı kanamadır.

SİSTOSKOPİ YAPTIRIN

Genel anestezi altında yapılan Sistoskopi sırasında doku örnekleri alınır.

Sistoskopi, mesane kanserini tespit etmenin birincil yollarından biridir. Bir doktor üretranıza bir sistoskop (çok ince, esnek bir tüp) yerleştirecek ve mesanenize doğru itecektir. Doktor daha sonra tüpü kullanarak mesanenizi steril suyla doldurur ve sistoskoptaki kamera ile mesanenizin iç kısmına bakmalarını sağlar. Bu, doktorun mesanenizdeki herhangi bir görünür kanser belirtisini tespit etmesini sağlayacaktır.
Prosedür yaklaşık 5 dakika sürmelidir ve muhtemelen tamamlandıktan sonra idrara çıkmanız gerekecektir.
Kan inceltici ilaçlar almaktan kaçınarak bu prosedüre hazırlanın. Rutin olarak aldığınız herhangi bir reçeteli ilacın kanınızı sulandıracağından emin değilseniz, doktorunuza danışın.

Doktor, ilk sistoskopinin sonuçları yetersizse veya doku örneği almak isterse ikinci bir sistoskopi yapacaktır.
Sistoskopi ağrılı değildir, ancak muhtemelen işlemin başında size bir miktar lokal anestezi verilecektir.
Rijit sistoskopi işleminden önce kan sulandırıcı ilaçlar almayınız.
Bazı durumlarda (hem sistoskopi hem de sert sistoskopi için), doktorunuz işlemden hemen sonra sonuçları sizinle tartışacaktır. Doku örneklerinin bir laboratuvara gönderilmesi gerekiyorsa, sonuçlar geri döndüğünde doktorunuz sizinle iletişime geçecektir.

Doktor, sistoskopi sırasında mesanenizdeki kanserli hücrelerin görsel belirtilerinin neler olabileceğini görürse, muhtemelen biyopsi örneği almak isteyecektir. İzin verirseniz, doktor sistoskoptan küçük aletler geçirerek mesanenizin astarından küçük miktarlarda doku kazımalarına izin verecektir.
Sistoskopinin kendisi gibi, bu nispeten hafif bir ayakta tedavi prosedürüdür. Ancak doktor biyopsi öncesi 6 saate kadar bir şey yememenizi veya içmemenizi isteyebilir. Ayrıca, işlem için muhtemelen genel anestezi altına alınacaksınız.
Tıbbi terminolojide bu mesane biyopsisi, mesane tümörünün Transüretral rezeksiyonu veya TURBT olarak bilinir.

 

As.Prof. Dr. Tuncay Taş Hakkında

2004 yılında İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Dr. Tuncay TAŞ, Heildelberg Üniversitesi, Almanya, Heilbronn SLK Hastanesi “Laparoskopi, Robotik ve Onkoloji Merkezi’nde” 2006 ve 2007 yıllarında aldığı eğitim sonrasında, Türkiye’de başta Robotik, Laparoskopik cerrahi alanında olmak üzere hastalarına uzun yıllar hizmet vermiştir.
Dr. Taş’ın Prostat ve Mesane kanseri kapalı ameliyatlarında 15 yıldan daha fazla tecrübe ile hastalarına hizmet vermektedir. Dr Taş, Türkiye’de bilimsel kongrede kapalı mesane kanseri ameliyatları serilerini sunan ilk 3 ekipten biridir. (Tuncay Taş, 8. Ulusal Endoüroloji Kongresi ve Avrupa Üro-Teknoloji Derneği 2009 Toplantısı, 49-49.)

 

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


Önemli Bilgilendirme


"Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.” www.tuncaytas.com.tr " erkek sağlığı konularında medikal yayınlar ve akademik bildiriler doğrultusunda güncellenen sağlık sitesidir. Üroloji Avrupa ve Amerika Kılavuzu esas alınarak düzenlenmiş tıp metinlerinin hastanın anlayabileceği şekilde sunumu amaçlanmıştır.
Dünyanın sayılı kliniklerinde verilen tedavi seçeneklerini yazar doktorlarımız tarafından öğrenebilir onlardan randevu alabilirsiniz. Bu site üzerinden gerçek bir muayene, teşhis ve tedavinin yerine geçecek herhangi bir sağlık hizmeti verilmemektedir. Bu sitedeki bilgiler hastaların tanı ve tedavisi amacı ile kullanılamaz. Bu site içeriğinin bu amaçla kullanımından doğacak tüm sorumluluk ziyaretçiye ve kullanıcıya aittir. Bu siteyi ziyaret eden kişiler bu uyarıları kabul etmiş sayılırlar.